YÜKSELEN AVRASYA, ÇÖKEN BATI


“Biz Türkiyalılar Asyaî bir milletiz, Asyaî bir devletiz.”
Mustafa Kemal Atatürk

Dünyamız Asya Çağına girdi. 21. Yüzyıl, artık Asya Çağıdır. Beş yüzyıldır Dünya uygarlığının öncülüğü Atlantik’tedir. İşte bu çağın sonuna geldik. Güneş, artık yeniden Doğudan doğuyor. 19. ve 20. Yüzyılın Asyalı yoksulları, bugün dünya ekonomisinin öncüsü konumundalar. Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan’ı çıkarınız, dünya ekonomisi gelişmiyor. Çin’den New York limanına yüksek teknoloji ürünleri götüren gemiler, oradan hurda kağıt yüklenerek Çin limanlarına dönüyor.
Dünya ekonomisinin ağırlığı artık Asya’dadır. Lenin’in 20. Yüzyıl başında vurguladığı “İleri Asya, Geri Avrupa” saptaması, artık tartışılmaz bir dünya gerçeğidir. Avrupa’nın filozofları ve siyasetçileri, gelecek umutları olmadığını belirtiyorlar. Asya, ise artık umut kıtasıdır.

Bugün Avrupa, Asya’ya tutunarak yaşama savaşı veriyor. ABD de, bu büyük gerçeklikle yüz yüze gelmiştir. Atlantik dünyası, Asya’nın merkezinde olduğu yeni dünya düzenini tanımak durumundadırlar.

Yükselen Avrasya, yeryüzünde yalnız ekonomik ağırlığı temsil etmiyor. Kapitalizmin sınırlarını aşma yolunda yeni bir uygarlık doğmaktadır. İnsanlık, bireysel çıkar ve dizginsiz özel mülkiyet sistemiyle çözemeyeceği sorunlarla karşı karşıya. Küreselciliğin, Neoliberalizmin, Tek Kutuplu Dünya iddiasının fiyakası çabuk bozuldu. Emperyalizmin merkezi olan ABD’de bile başka rüzgârlar esiyor. Bu koşullarda Asya, özellikle Çin’in kişiliğinde toplumcu, kamucu, plancı, paylaşmacı bir uygarlığın yükselişini temsil ediyor.

          Çin Komünist Partisi’nin yönettiği Çin, Sovyet Devrimi birikimiyle Rusya ve Kazakistan, Kemalist Devrim mirasıyla Türkiye yanında Halkçı ve Devletçi kalkınmanın örneği olan Hindistan, yükselen uygarlığa hem bugünkü mecburiyetleriyle hem de tarihsel olanaklarıyla önemli katkılarda bulunacaklar. Dünya ölçeğinde emperyalist tahakküm sistemine karşı paylaşmacı gelişmeye yönelik ilişkilerin yayılacağı bir döneme girilmiştir

Asya Çağı, devrim çağıdır. Bu çağa devrimlerle girdik. 20. Yüzyıl Asya Devrimleri çağıdır. 19. Yüzyılda, gelişmiş kapitalistlerin Avrupasında beklenen sosyalist devrimler ertelenmiş, insanlık çıkış yolunu Asya’da başlayan millî demokratik devrimlerle bulmuştur. Asya Çağı, millî demokratik devrimler çağıdır. Millî demokratik devrim, ancak sosyalizme geçerek yaşayabilir, deneyimler bunu kanıtladı. Sosyalizmin kapısını Asyalılar açıyor.

Anahtarın kimin elinde olduğunu özellikle bugün, tüm Dünya en derinden hissetmektedir. Liberal Avrupa ve ABD, Korona Virüs sürecinde kamuculuğu konuşmaya başladı. Başta Çin olmak üzere, İçerisinde Türkiye’nin de bulunduğu Asya’nın  hayranlık uyandıran, başarılarla dolu Korona Virüs mücadelesi tüm dünyaya ilham veriyor.
Bir yanda tek bir can için tüm güvenlik güçlerini ve sağlık ordusunu harekete geçiren Asya; bir yanda insan canını değersiz kılan, ‘’Herkes başının çaresine baksın’’cı Batı. Bir yanda Virüse yakalanan sigortalılardan 9.000 Dolar, sigortasızlardan 34.000 Dolar ücret talep eden ABD; Diğer yanda özel hastaneler de dahil olmak üzere hastalardan tek kuruş almayan Türkiye. Bir yanda maske için vatandaşlarının birbirini öldürdüğü Batı; bir yanda maskenin parayla satılmasını yasaklayan, ücretsiz dağıtılacağını duyuran hatta birçok Avrupa ülkesine de yardım eden Türkiye…



İnsanlık, Liberalizmin Hümanizme ihanetini bugünlerde çıplak gözle görmüş, çıkış yolunun kamuculuk olduğunun farkına varmıştır. Artık dünyamız, Batı kapitalizmini sırtında taşıyamıyor. Emperyalizm aşamasındaki kapitalizm, insanı ve içinde yaşadığı doğayı yıkıma uğratan bir karakter kazandı. Kapitalizm, dünyanın damını deliyor, okyanusları zehirliyor ve aşkı öldürüyor. İnsanlık, yeni bir devrim dalgasının eşiğindedir ve Asya dünya gündeminin odağındadır.



CAN KARABALCI 
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE TOPLULUĞU BAŞKANI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ROMAN İNCELEMESİ (Yakup Kadri Karaosmanoğlu- Yaban)

CUMHURİYET DÖNEMİ SAĞLIK POLİTİKALARI

MAVİ VATAN